Kitabın Yazarı: Ömer Seyfettin
Kitabın Özeti:
Kahramanımız kırk arkadaşı ile birlikte bir kuran kursuna gitmektedir. Burada huysuz bir hoca bulunmaktadır. Bu hoca çocuklara iyi bir eğitim veremediği gibi onları da falakaya çekiyordur. Bir de bu hocanın her gün camiye gidip geldiği eşeği bulunmaktadır, çocuklar ona Abdurrahman Çelebi ismini takmışlardır.
Kahraman anlatıcı hikâyesine gittiği mektebi, mektepteki hoca ile yardımcısını, hocanın eşeğini ve falakayı tanıtarak başlar. Mektepte verimsiz bir eğitim verilmektedir. 40 çocuk ne öğrendiklerini bilmeden dersleri hep bir ağızdan bağırarak tekrar ederler.
Hocanın rahlesinin önünde ise onları korkutup caydıran falaka asılı durmaktadır. Bir gün okulu teftiş için Hakim Bey’le beraber Kaymakam gelir. Çocukları teker teker okutmak isterse de koro halinde tekrara alışık öğrenciler başarısız olur. Kaymakam bu durumdan hoşlanmaz ve gözü asılı duran falakaya ilişir. Hocayı dışarı çağırarak konuşur ve gider.
Bu olaydan sonra falaka kaldırılır. Kaymakam Bey falakayı yasaklamıştır. Bunu fırsat bilen çocuklar dövülmeyeceklerini anlayınca zıvanadan çıkarlar. Onlarla dayaksız baş edemeyeceğini anlayan Hoca kaymakamı dinlemez ve falakayı tekrar çıkarıp minderinin arkasına saklar. Artık eskisinden daha fena dövmektedir.
Bunun üzerine kırk çocuk hocaya karşı birlikte hareket etme kararı alırlar. Bahçede anlaşıp derste hep birlikte esnemeye başlarlar. Onları gören Hoca da esner ve uyuya kalır. Bunu fırsat bilen öğrenciler rahlenin üzerindeki enfiye (keyif verici olarak kullanılan toz halinde tütün mamulü) kutusunu alır ve burunlarına çekerler. Hepsi hapşırmaya başlar. Sesleri duyan hoca uyanır ve bunu kimin yaptığını sorar. Hepsi “bilmiyoruz” deyince kalfasını çağırır ve tüm sınıfı falakaya yatırarak döver. O kadar sinirlenir ki bu olaydan sonra her esneyen ve hapşıranı falakaya yatırıp döveceğine “şart olsun” diyerek yemin eder.
Anlatıcı eve gidince “Şart olsun” yeminini annesine sorar ve bunun çok büyük bir yemin olduğunu, yerine getirilmezse eşinden boşanmış sayılmak manasına geldiğini öğrenir. Öğrendiklerini arkadaşlarına da anlatır ve çocuklar da evli adamlar gibi bu yemini etmeye başlarlar.
Anlatıcı bir gün öğle paydosundan sonra sınıfa gelir. Sınıftaki uğultular içinde hoca rahlesinde uyuya kalmıştır. Sus işareti yaptırarak arkadaşlarını susturur. Sessizce yürüyerek hocanın rahlesi üzerinde açık duran enfiye kutusunu cüzünün içine boşaltır. Enfiye çekeceklerini zanneden arkadaşları etrafına toplanırsa da o başka bir planı olduğunu söyleyerek rahlesine geri döner. Çocuklar gülüşmeye başlayınca hoca uyanır ve kutunun boş olduğunu görür. Kimin aldığını sorsa da hep bir ağızdan “Bilmiyoruz” diyerek yemi ederler. Hoca alanın nasılsa hapşırarak meydana çıkacağını söyler ve onu falakaya yatıracağına “şart olsun” diye yemin eder.
Hoca biri hapşırsın diye öfkeyle beklemektedir. Anlatıcı rahlesinin altında cüzünden iki yaprak koparıp boru gibi büker ve enfiyeleri içine doldurur. Akşam yaklaşınca da eşeği hazırlamak bahanesiyle arkadaşıyla beraber izin isteyerek sınıftan çıkar. Yatan eşeği tekmeleyerek ayağa kaldırırlar. Yularını semerini vurular ve sınıfın çıkmak üzere olduğunu anlayınca enfiyeleri eşeğin burnuna doğru üflerler. Hoca merdivenlerden inerken eşek şaha kalkmakta ve hapşırmaktadır. Bunu fırsat bilen anlatıcı eşeğin hocayla dalga geçtiğini ve falakaya yatırılması gerektiğini söyler. Bütün çocuklar “falaka” diye bağırmaya başlar. Onlardan cesaret alan anlatıcı hocaya ettiği yemini hatırlatır ve tutmazsa karısının boş düşeceğini söyler. Çocuklar bağırarak “boş düşer” diye tekrarlarlar ve elden ele falakayı hocaya getirirler.
Ettiği yemin nedeniyle zor durumda kalan hoca eşeğin yıkılmasını emreder ve ayaklarını falakaya takıp dövmeye başlar. Eşeğin debelenmesiyle tüm çocuklar bağrışıp eğlenirken içlerinden biri “Kaymakam Bey!” diye bağırır. Teftişe gelen Kaymakam hocaya ne yaptığını sorar. Hoca şaşkın bir vaziyette durumu izah etmeye çalışsa da bunu başaramaz. Kaymakam hiddetli bir şekilde önce hapşıran ve gülüşen çocukları kovar sonra da hocayı arkasına alarak çıkar.
O günden sonra çocuklar mektepte ne Hoca Efendi’yi ne de falakayı görürler. Anlatıcı bundan sonra kimi hapşırırken görse yaptığı muzipliği ve onun yüzünden işinden olan hocasını hatırlayıp vicdan azabı duyar. Son olarak da şunu sorar: “Bunun gibi hayattaki her gülünç şeyin altında görünmez bir facia yok mudur? ”
Kitabın Kahramanları, Kişileri:
Kahraman, Anlatıcı: Hikayenin ana kahramanıdır. Mektebe gitmektedir. Sınıfın zeki kurnaz ve haşarı öğrencilerinden biridir. Hocayı gülünç durumlara düşürmeye uğraşır. Bunun için planlar kurar ve sınıf arkadaşlarını yönlendirir. En son yaptığı muziplik ise hocanın işten atılmasına sebep olur.
Kaymakam: Siyah setre pantolonlu, kırmızı fesli, sakalsız, esmer, uzun boylu, gülmez ve ekşi suratlı, aksi bir adamdır. Hocayı iki kere teftişe gelir. İlk teftişte falakayı kaldırtır. İkinci teftişinde verdiği talimatın yerine getirilmediğini görünce hocayı işten atar.
Kitabın Kahramanları, Kişileri:
Kahraman, Anlatıcı: Hikayenin ana kahramanıdır. Mektebe gitmektedir. Sınıfın zeki kurnaz ve haşarı öğrencilerinden biridir. Hocayı gülünç durumlara düşürmeye uğraşır. Bunun için planlar kurar ve sınıf arkadaşlarını yönlendirir. En son yaptığı muziplik ise hocanın işten atılmasına sebep olur.
Hoca Efendi: Hikayenin ikinci kahramanıdır. Mektebin ihtiyar ak sakallı uzun boylu bağırtkan hocasıdır. Yaz kış kolları paçaları sıvalı vaziyette sınıfta oturur. Verdiği eğitim verimsizdir. Sınıfta disiplini sağlamak için falaka kullanır. Sınıfta öğrencileri önünde gülünç duruma düşürülünce büyük bir yemin eder ve ettiği bu yemin onu daha da gülünç hale getirerek işinden eder.
Abdurrahman Çelebi: Hocanın ihtiyar siyah huysuz inatçı eşeğidir. Çocuklar hocanın gelip gelmediğini ona bakarak anlarlar. Öğrencilerce getirilen yemlerle beslenir. Onu besleyip bakımını yapmak hocanın gözüne girmek için bir araç olarak kullanılır.
Kâhya: Hocanın ondan daha genç olan yardımcısıdır. Öğleden sonraları Çarşı Camii’ni süpürmeye ve müezzinlik yapmaya gider. Çocuklara öteberi satar.
Kaymakam: Siyah setre pantolonlu, kırmızı fesli, sakalsız, esmer, uzun boylu, gülmez ve ekşi suratlı, aksi bir adamdır. Hocayı iki kere teftişe gelir. İlk teftişte falakayı kaldırtır. İkinci teftişinde verdiği talimatın yerine getirilmediğini görünce hocayı işten atar.