14 Haziran 2019 Cuma

Zehra (Nabizade Nazım) Kitabının Özeti, Konusu Tahlili


Kitabın Adı: Zehra

Kitabın Yazarı: Nabizade Nazım

Kitap Hakkında Bilgi:

1886 yılında Servet-i Fünun dergisinde yayınlanan eserde doğuştan kıskanç olan Zehra adındaki güzel bir kızın hikayesi anlatılır. Zehra'nın kocasını elinden kaptırma korkusu ile kıskançlığın pençesine yakalanışı işlenir.

Tanzimat Edebiyatının ikinci dönem ürünü olan eser karakterlerinin çok yönlü ele alınışı ile kendinden önceki romanlardan ayrılır. Eser kıskançlık teması üzerine yazılmıştır. Yazar, çevre tasvirlerinde ve kahramanlarını çevrelerine uygun işleme konusunda dönemine göre başarılıdır. Bu açılardan roman natüralizmden izler taşır.

Kitabın Özeti:

Suphi oldukça kibar büyümüş, genç yakışıklı bir delikanlıdır. Babası sağlığında oğlunu Asmaaltı’nda tüccar olan Şevket Efendi’nin yanına katip olarak yerleştirir. Suphi, Şevket Efendi’nin on yedi yaşındaki kıskanç yaradılışlı kızı Zehra'ya âşık olur. Suphi’nin hisleri karşılıksız değildir. Durumu fark eden Şevket Efendi, hırçınlığından ve huysuzluğundan şikâyet ettiği kızına eş olarak Suphi’yi uygun bulur.

Evlendikten bir süre sonra Zehra'nın huysuzluk ve kıskançlıkları tekrar başlar. Suphi’nin annesi Münire Hanım evin kalfası Nazikter’e yardım etmesi için oğlu ile gelinine Sırrıcemal adıyla bir cariye satın alır. Sırrıcemal çok güzel bir kızdır. Zehra, güzellik bakımından Sırrıcemal’den aşağı kalmasa da kocasını -henüz ortada bir şey yokken- evin hizmetçisi Sırrıcemal’den kıskanır. Sırrıcemal’in Zehra’nın hırçınlıklara karşı boyun eğişi ve sakin tavırları Suphi’nin dikkatini çekmeye başlar ve asıl bu noktadan sonra Suphi Sırrıcemal’e ilgi duymaya başlar. Çok geçmeden Suphi, Sırrıcemal’e aşkını ilan eder. Durumdan şüphelenen Zehra’nın hırçınlıkları artar. Evin yaşlı halayığı Nazikter, Sırrıcemal’i yakın takibe alır. Sırrıcemal artık her şeye boyun eğen, alçak gönüllü cariye değildir. İki kadın arasında artık büyük bir savaş başlamıştır. Nihayet ilk savaşı karnındaki çocukla Sırrıcemal kazanır.

Bu sırada Şevket Efendi ölür. Mağazanın yönetimi Suphi’ye kalır. Suphi karısından giderek soğur ve onu boşayıp Sırrıcemal’le evlenir. Suphi’nin Zehra ile birlikte bıraktığı Münire Hanım, Sırrıcemal’i bu evliliğin ortasına bırakmanın ezikliği ile gelininin hırçınlıklarına boyun eğmeye mecbur kalmaktadır.

Habbe Molla adındaki bir kadının vasıtasıyla eski kocasının yeni evini öğrenen Zehra intikam ateşi ile yanmaktadır. Zehra, kurduğu düzen ile Suphi’nin başına Ürani adındaki bir yosmayı musallat eder. Evin yolunu unutan Suphi’nin gözü artık Ürani’den başkasını görmemektedir. Olanlardan habersiz evinde kocasını bekleyen Sırrıcemal, Suphi’nin Zehra’ya döndüğünü zanneder. Artık Sırrıcemal de Zehra gibi intikam sevdasına düşmüştür. Bir gün yanına hizmetçilerden birini alıp Hocapaşa’da oturan Zehra’nın evine gider. Kayınvalidesinin kucağına kapanıp ağlayan Sırrıcemal, bir süre sonra Suphi’nin bu eve hiç uğramadığına ikna olur. Sırrıcemal’in halini gören Zehra, bu durumdan memnundur.


Suphi’nin kendisi gibi Zehra’yı da feda ettiğini anlayan Sırrıcemal’in artık adını bilmediği yeni bir düşmanı vardır. Bu olaydan birkaç gün sonra Suphi’nin katibi Muhsin bir miktar harçlıkla biraz öteberi getirir. Muhsin’in ağzını arayan Sırrıcemal, kocasının kendisini hafifmeşrep bir kadın için terk ettiğini öğrenir. Bu durumu kabullenemeyen Sırrıcemal bir nöbet şeklini alan baygınlıklar geçirmeye başlar. Bir süre sonra da bebeğini kaybeder. Bütün umudunu bağladığı çocuğunu kaybetmesi Sırrıcemal için bir yıkım olur. Gün geçtikçe eriyen çaresiz kadın yaşadıklarını dayanamayıp kendini evin sarnıcına atarak intihar eder.

İşlerden elini tamamen kesen Suphi, mağazayı tamamen Muhsin’in eline bırakmıştır. Suphi, Ürani’nin istek ve ihtiyaçlarını karşılamak için de su gibi para harcar. Mağazanın idaresinde tek başına kalan Muhsin de çalıp çırpmaya koyulmuştur.

Sırrıcemal’in ölümü ile intikamının en az bir kısmını aldığını düşünen Zehra’nın Suphi için başka planları vardır. Ürani ile yürüttüğü intikamı artık yeterli görmez ve Muhsin’i gözüne kestirir. Bu sayede mağazayı da ele geçirmek niyetindedir. Habbe Molla’yı aracı tutan Zehra, Muhsin kendisiyle evlenmek için dünden razı olduğunu öğrenir. On beş gün içerinde her şey olup biter. Zehra bu evlilik meselesiyle Suphi’den beklediği tepkiyi alamaz. Suphi aldığı bu habere karşı kayıtsız kalır. Muhsin hesapları görüp Suphi’nin hissesini ayırır.

Sırrıcemal’in başına gelenlerden de habersiz olan Suphi kimi zaman silkinip Ürani’den kurtulmak istese de bunu başaramaz. Suphi, eline kalan bu son parayı da Ürani’yi memnun etmek için harcar. Elinde avucunda bir şey kalmayan Suphi bir süre sonta Ürani’nin sığıntısı olarak yaşamaya başlar. Ürani hiçbir şeyi kalmayan bu zavallı adamı kapının önüne koyar. Sokakta kalan Suphi uzun zamandır aklına getirmediği annesini hatırlar. Zehra’nın evlendikten sonra yalnızlığa terk ettiği Münire, konu komşuya avuç açar hale gelmiştir. Annesinin yersiz yurtsuz kalması bile Suphi’yi pek etkilememiştir.

Tulumbacı olarak çalışmaya başlayan Suphi, sefil bir yaşam sürmeye başlar. Büyük bir değişim geçirmiştir. Bir zamanın nazik, kibar adamı sırım gibi sertleşmiş, bıçkınlaşmıştır. Bir gün Ürani ile sevgilisini tramvayda görür. İntikam hırsı ile bir plan yaparak ikisini de öldürür. Şüpheli olarak yakalanan Suphi’yi suçlayacak maddi kanıtlar bulunamaz ancak İstanbul’da kalması da uygun bulunmayarak Trablusgarp’a sürülmesine karar verilir.

Olaylardan haberdar olan Zehra, durumdan memnun değildir. Suphi’nin tüm yaptıklarından pişman olup ayaklarına kapanmasını beklemek artık mümkün değildir. Suphi’yi kaybettikten sonra zaten hiç sevmediği Muhsin’den de nefret etmeye başladı. Muhsin’den olan çocuğu ancak iki hafta yaşayabilmiş bir süre sonra Muhsin de ölmüştür.

Bir gün alışveriş çarşıya çıkan Zehra, yolda bir kalabalık görür. Yoksul ve yaşlı bir kadın yolda düşüp ölmüştür. Zehra kadının Münire olduğunu görünce üzerine kapanıp ağlamaya başlar. Büyük bir pişmanlık yaşayarak bu üzüntüyle yatağa düşen Zehra da kısa bir süre sonra ölür.