28 Eylül 2024 Cumartesi

İyilik Timi (Metin Özdamarlar) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı: İyilik Timi

Kitabın Yazarı: Metin Özdamarlar

Kitap Hakkında Bilgi:

İyilik Timi’yle beraber birbirinden heyecanlı maceralar yaşamaya hazır mısın?
Çikolata makinesi yapımı,
Kuru Fasulye Şenliği,
Tüm mahalleye dondurma dağıtmaca,
Tek dostu arabası olan amcayla macera,
Aras’ı kurtarma serüveni ve daha neler neler…

Bu kitap seni birbirinden heyecanlı maceraya sürüklerken bir yandan da kalbinden hiç çıkmayacak olaylarla karşı karşıya bırakacak!

“İyi olacağız, iyi kalacağız ve ne olursa olsun iyiliği yaymaya devam edeceğiz.”

Bu kitabın gelirinin bir kısmı SMA hastalarına bağışlanacak. İyilik Timi, İlk Genç okurlarına; dayanışmanın, yardımlaşmanın, imece usulünün, şefkatin, merhametin, arkadaşlığın güzelliğini kalpleri ısıtacak şekilde anlatıyor. Araştırmanın, öğrenmenin, kültürümüzü korumanın, sorgulamanın, beyin fırtınasının, iyilik için beraber hareket etmenin önemini vurguluyor. SMA hastalarına dikkat çekiyor.

Kitabın Konusu:

Kitap, SMA hastalığına dikkat çekerek şefkatin, merhametin ve arkadaşlığın önemini anlatmaktadır.

Kitabın Özeti:

Benim adım Asel. Telefonumun alarmını kurmaya gerek kalmadan erkenden kalkan biriyim. Sabah saat 07:00 civarı vücudumun biyolojik saati uyanmaya ayarlanmış gibidir. Babam, başarılı olmak için uykudan çalmak gerektiğini söyler. Bunun yanında gelişmek için uykunun ne kadar faydalı olduğunu da biliyorum. Erken kalkmamı sağlayan kural, erkenden yatmak. Böylece her sabah annemin ya da babamın beni uyandırmasına ihtiyaç duymadan erkenden kalkıyorum. 

Bu sabah kalkar kalkmaz her zamanki gibi pencereyi açtım. Bir süre kuşların sabah konserini dinledim. Sonra banyoya geçerek yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Kıyafetlerimi giyip akşamdan hazırladığım okul çantamı kontrol ederek mutfağa geçtim. İkisi de öğretmen olan annem ve babam beraberce kahvaltı hazırlıyorlardı. Ben de buzdolabından reçeli, peyniri ve zeytini çıkardım. 

Tıp fakültesinde okuyan ablam ortalıkta görünmüyordu. Geç saatlere kadar ders çalıştığı için uyuyor olmasına alışmıştık. Babam hergün tereyağında yumurta yapar ve “Yedikten sonra kontrol edin, bir parmağınız eksik mi?” diye espri yapardı. Babam yumurtayı gerçekten güzel yapar. 

Ailenin en küçük bireyi benim. Ekmek alma görevi de bana ait. Mahalle fırınımızda odun ateşinde pişmiş ekmekler ve bol susamlı simitler yapılırdı. Fırından çıkarken dijital tabelaya baktım. “Askıda Ekmek: 38” yazıyordu. Dünden 8 adet fazlaydı. İnsanlar askıya “iyilik” asıyor ve hiç bilmedikleri insanlara sunuyorlardı. İyiliğin anlamı da tam olarak bu değil miydi? 

Eve geldim. babam “Dönemin sonuna yaklaşıyoruz. Şunun şurasında karne almanıza bir şey kalmadı. Tatil planlamanı yaptın mı?” diye sordu. “Yaptım babacığım. Kitaplığımda okunma sırasını bekleyen kitapları okuyacağım. İzlemeyi düşündüğüm filmleri izleyeceğim. Uzun süredir yazmayı planladığım kitabımı yazmaya başlayacağım.” dedim.

Annem, aile bireyleri için duyuruları panoya asar, renkli kalemler kullanarak bazen özlü bir söz de yazar. Panodaki yapışkan bir kâğıtta benim için şu not vardı: Okul dönüşü fırından bir tane ekmek alalım. En iyi yaptığımız şeyi yapaılm, gülümseyelim. Gülümsedim. Evden çıktım. 

Okula yürürken bir mahallenin tüm sıcaklığını hissederim. Mahallemiz, kendisini çevreleyen büyük sitelerin arasında, müstakil evlerden oluşuyor. Bizim mahallede; sabahları horoz sesleriyle uyanılır; yaz aylarında bahçeden toplanan domates, salatalık ve biberlerle kahvaltı yapılırdı. Kışın sobaların üzerine portakal kabuğu konulur, kestane pişirilir ve büyükler küçüklere eskimeyen masallar anlatırdı. Mahallemizin adı Sevgi Mahallesi.

Bizim mahallede yaşan Mehmet amca, Almanya’da uzun yıllar çalışmış, emekli olunca mahallemize yerleşmişti. Mahallede kimseyle iletişim kurmazdı. Tek dostu, 1967 model Chevrolet arabasıydı. Çocuklar top oynarken kaleleri arabadan uzağa kurar, bisiklet sürerken arabanın yanından geçmezdi. Mehmet amca her sabah arabasını özenle siler, onu, bir insanın insanı sevmesi gibi severdi. 

Mahallemizde çok güzel bir arkadaşlık ortamı var. Eslem, Arhan, Bilgin ve Dilek ile çok iyi anlaşıyoruz. Hepimiz aynı sınıfta 7. sınıfa gidiyorduk. Birlikte kurduğumuz üç kulübümüz vardı. Birincisi, okuduğumuz kitapları her hafta değerlendirdiğimiz Kitap Okuma Kulübü. Kitap kulübümüzün sorumlusu Eslem. İkincisi Film İzleme Kulübü ve sorumlusu da Dilek. Son kulübümüz Türkü Dinleme Kulübü ve sorumlusu benim. Arkadaşlarımla tam bir ekip halindeyiz. 

Zeki öğretmenimizin verdiği proje ödevi ile iyilik projelerine başladık.

İlk projemiz olan çikolata şelalesini Sevgi Evlerine bağışlayarak orada yaşayan çocuklardan mektuplarla harika dönüşler aldık. Bunun üzerine İyilik Timi'ni kurduk.

Görev dağılımı yapıp Kuru Fasulye Şenliği, Askıda Kitap ve Zimem Defteri gibi güzel projeleri Sevgi Mahallesinin harika insanlarının desteği ile gerçekleştirdik.

Bir akşam yemek esnasında komşumuzun çocuğunun SMA hastası olduğunu ögrenince buna çok üzüldüm. İyilik Timi'nin yeni görevi belli olmuştu artık. Valilik izni alınarak ekibimiz projeleri ile bu yardım kampanyasına destek verdiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder