29 Ağustos 2019 Perşembe

Hz. Ömer (Prof. Dr. Ahmed Ağırakça) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Hz. Ömer

Kitabın Yazarı : Prof. Dr. Ahmed Ağırakça

Kitabın Özeti :

Nesebi ve Gençliği

Hz. Ömer, Kureyş kabilesinin Benu Adiyy adlı koluna mensuptur. Kabilenin diplomatik işlerini yürütmektedir. Güreş ve koşu gibi sporlarla ilgilenmiştir. İyi bir hatiptir. Ata binmede ve silah kullanmada yeteneklidir. O zamanlarda okuma-yazma oranı düşük olduğu hâlde Hz. Ömer okuma-yazma bilmektedir.

İslâm'ın Doğuşu ve Hz. Ömer'in İslâm'a Girişi

Hz. Ömer'in de katıldığı Kureyş kabilesinin yaptığı bir toplantıda Hz. Muhammed'in öldürülmesine karar verilmiş ve bu görevi Ömer İbnü'l Hattab (Hz. Ömer) üstlenmiştir.

Hz. Ömer kardeşi Fatıma Said adında biriyle evlenmiş ve din olarak İslâm'ı seçmiştir. Hz. Ömer bir gün Hz. Muhammed'i öldürmek için sinirli bir şekilde yürüyordur. Onu bu hâlde gören birinden kardeşi Fatıma'nın ve eşi Said'in de Müslüman olduğunu öğrenir. Kardeşiyle eşinin yaşadığı eve gider. Onları Kur'an okurken bulur. Bir süre sonra sinirleri yatışır. O da Müslümanlığı kabul eder.

Hz. Ömer Müslümanlığı seçtikten sonra Müslümanlar dinlerini daha rahat yaşamaya başlarlar. Müslümanların sayılarının artması Kureyş'in ileri gelenlerinin rahatsız olmasına yol açar. Üç yıl boyunca Müslümanları Ebu Talip Mahallesi'nde mahsur bırakırlar. Bu yüzden Müslümanlar üç yıl boyunca açlık, yokluk ve sefalet çekerler.

Hz. Ömer'in Hicreti

Yesrib'e (Medine) giden bir grubun ardından Hz. Ömer başkanlığında büyük bir grup da Medine'ye hicret eder. Herkes gizlice hicret ederken Hz. Ömer alenen hicret etmiştir. Medine'ye hicretten sonra ilk iş ensar ile muhacirlerin kardeşliğinin sağlanmasıdır. Hz. Ömer de bu amaçla Utban İbn Malik ile kardeş olmuştur.

Mekke'de iman ile ilgili ayetler nazil olurken Medine'de devlet ve ibadetler ile ilgili ayetler nazil olmuştur. İlk ezan da Hz. Ömer'in teklifi üzerine bugünkü hâliyle okunmaya başlanmıştır.

Hz. Ömer Bedir Gazvesinde

300 kişilik Müslüman ordusuyla 1000 kişilik müşrik ordusu Bedir denilen yerde karşı karşıya gelirler. Savaş Müslümanların zaferiyle sonuçlanır. Bu savaşta şehit düşen ilk kişi Hz. Ömer'in azatlı kölesi Mihce olmuştur. Hz. Ömer Bedir Savaşı'nın başından sonuna kadar Hz. Muhammed'in yanında olmuş ve ona yardım etmiştir.

Uhud Gazvesinde

Mekkeli müşrikler üç bin kişilik bir orduyla Uhud dağının yakınlarına gelirler. Hz. Muhammed bir tepeye elli tane okçu yerleştirir. Müşriklere karşı üstünlük sağlanınca okçular yerlerini terk ederler. Bunun üzerine Halid İbn Velid komutasındaki süvariler Müslümanları arkadan kuşatır. Birçok şehidin yanı sıra Hz. Hamza da şehit olur. Uhud gazvesinden sonra Hz. Ömer'in kızı Hafsa Hz. Muhammed'le evlenir.

Medine'deki Yahudi kabilelerden biri olan Benu Nadir, Hz. Muhammed'e suikast düzenleyip bir evin üstünden Peygamber'imizin üzerine taş yuvarlayıp onu öldürmek isterler. Ama başaramazlar.

Hendek Gazvesinde

Mekkeli müşrikler büyük bir kuvvetle Müslümanlar üzerine yürürler. Selan-ı Farisi'nin teklifi üzerine Medine'de müdafaa savaşına gidilir. Şehrin etrafında büyük bir hendek kazılır. Müşrikler bir ay müddetle şehri kuşatırlar. Hz. Muhammed, Hz. Ömer'i bir hendeğin arkasına yerleştirir. Hz. Ömer düşmanın bir saldırısında onları dağıtır ve geç saatlere kadar çarpışmalarını sürdürmüştür.

Hudeybiye Antlaşmasında

Hz. Muhammet Hicret'in 6. yılında sahabeleriyle beraber Kâbe'yi ziyaret etmek ister. Ancak Mekkelilerin onları Mekke'ye sokmayacakları haberi gelir. Hz. Muhammed, Hz. Ömer'i elçi olarak göndermek isterse de Mekkeliler Hz. Ömer'e düşman oldukları için yerine Hz. Osman'ı gönderir. Müşriklerle barış görüşmeleri yapılır. Yapılan Hudeybiye Antlaşması Müslümanların aleyhine gibi görünmektedir. Bu antlaşmanın son maddesine göre Müslümanlara katılan Kureyşliler geri verilecek ama Kureyş'e katılan Müslümanlar geri verilmeyecektir. Daha sonra inen Fetih Sûresi'nin ilk ayetleri Hudeybiye barışını bir zafer olarak nitelemiştir.

Hz. Ömer, "inanmayan kadınları nikahlamayın." anlamındaki ayet inince henüz iman etmemiş iki eşini boşamıştır.

Hayber Muharebesinde

Hz. Muhammed 1400 yaya ve 200 süvariyle beraber Yahudilerin kalesi Hayber'e yürüdü. Hz. Ebubekir bir, Hz. Ömer iki gün sancaktarlık yaptı ama kaleyi fethetmeyi başaramadılar. Kalenin fethi onlardan sonra sancağı alan Hz. Ali'ye nasip oldu. Hz. Ömer bu savaştan kendine düşen araziyi vakıf olarak bağışladı. Bu İslam tarihindeki ilk vakıflardan biridir.

Hz. Ömer Mekke'nin Fethinde

Hz. Muhammed Hicrî 8. yılda 10.000 Müslüman ile Mekke üzerine yürüdü. Mekke'ye girince Safa tepesinin yamacında Müslüman erkeklerin beyatlarını aldı. Kadınların beyatlarını alması için Hz. Ömer'i görevlendirdi. Mekke'nin fethinden sonra Huneyn savaşı yapıldı. Bu savaştan sonra İslam orduları Suriye üzerine yöneldiler ve Tebük seferine çıktılar. Hz. Ömer bu sefer için malının yarısını bağışlamıştır.

Hz. Ebubekir Devrinde Hz. Ömer

Hz. Muhammed'in ölümünden sonra Ensar'dan bir grup hilafette hakları olduğunu savunuyordu. Sa'd İbn Ubade'yi aday görüyorlardı. Hz. Muhammed'in ölümünden sonra sülalesinden bazıları evde otururlarken bir adam geldi. Ensar'ın Benu Saîde Sakîfesi'nde toplandıklarını ve halife seçmek istediklerini söyledi. Bunun üzerine Hz. Ömer ve Hz. Ebubekir oraya gittiler. Hz. Ömer, Hz. Ebubekir'in elini tutarak ona beyat etti. Ardından oarada bulnan herkes Hz. Ebubekir'e beyat etti. Böylece Hz. Ebubekir ilk devlet başkanı seçilmiş oldu. Hz. Ömer, Hz. Ebubekir'in en büyük yardımcısı oldu. Kur'an-ı Kerim'in toplanıp yazılması için gayret sarf etti.

Hz. Ömer'in Halife Seçilmesi

Hz. Ebubekir ölmeden önce ashabın ileri gelenleriyle görüşüp Hz. Ömer'i halife adayı göstermek istediğini söyledi. Hz. Ebubekir hastalanınca Hz. Osman'ı çağırdı. Ona kendisinden sonra Hz. Ömer'in halife olmasını istediğini yazdırdı.

Hz. Ömer'in Hilafet Dönemi

Hz. Ebubekir döneminde Suriye kısmen fethedildi. Hz. Ömer ise öncelikle Irak üstüne yöneldi. Sasanilerle Müslümanlar arasında yapılan ilk savaşın komutanları Müsenna ile Ebu Ubeyde idi. Ebu Ubeyde'nin yaptığı hatalar neticesinde savaş kaybedildi. Ebu Ubeyde şehit oldu. İki ordu ikinci kez karşı karşıya geldiğinde ise Müslümanlar kazandı. Savaşın komutanı Müsenna idi. Sa'd İbn Ebi Vakkas'ın komutan olduğu başka bir seferde Gadip denilen yerde Sasanilerin cephaneleri savaşmadan ele geçirildi. Müslümanlar Sasani hükümdarı Yezdücerd'e bir heyet yollayarak İslam'ı tebliğ etiler. Ama Yezdücerd Müslüman olmadı.

Kâdisiye Zaferi

Şiddetli mücedalelerden sonra Sasani komutanı Zaloğlu Rüstem’in öldürülmesiyle savaş kazanılır. Bundan sonra Sasani İmparatorluğu’nun başkentine doğru ilerlenmeye başlanır. Sasaniler başkentleri Medâin’i tek edip doğuya doğru kaçarlar. Kisra Yezdücerd de kaçar. Sasanilerden, eyeri değerli taşlarla süslenmiş gümüş bir deve heykeli ile zümrüt, yakut, gümüş ve altınla işlenmiş büyüb bir halı ganimet olarak ele geçirilir.

Celûla Savaşı

Medâin’den çıkan Sasani kuvvetleri Rüstem’in kardeşi Hurzat komutasında Celûla şehrinde toplanırlar. Etraflarına bir hendek kazarlar. Hendeğin etrafını dikenli tellerle çevirirler. Sa’d bin Ebi Vakkas on iki bin kişilik ordusuyla Celûla’yı kuşatır. Karşılıklı çarpışmalar sonunda düşman çözülür. Hendekler birbiri ardına Müslümanların eline geçer. Böylelikle Cebûla fethedilir. Düşmanı kovalayan el Ka’ka, Hulvan’a kadar geldi ve burayı da fetheder. Sasani imparatoru Yezdücerd Rey şehrine kaçar. Böylelikle bütün Irak bölgesi İslam Deveti’ner katılmış olur.

Şam’ın Fethi

Dimaşk’ın kuşatılması sırasında Halid bin Velid bir gece şehrin etrafında kazılmış ve su ile doldurulmuş hendeği bizzat aşarak surlara tırmanır. Şehrin kapılarını Müslüman ordusuna açar. Dimaşk’ın fethedilmesi diğer bölgelerin fethini de kolaylaştırır. Dimaşk’ın düşmesini hazmedemeyen Bizanslılar, büyük bir ordu işe şehri kuşatmaya gelirler. Ancak Müslümanların saldırmasından korktukları için Ebu Ubeyde’ye elçi gönderip barış isterler. Ebu Ubeyde barış görüşmeleri yapmak için Muaz İbn Cebel’i gönderir. Muaz çok dindar ve alçak gönüllüdür. Barıl için çeşitli görüşmeler yapıldıysa da iki ordusundaki savaşa engel olamaz. Savaşı Müslümanlar kazanır. Bu savaştan sonra Filistin daha kolay fethedilir.

Humus’un Fethi

Humus, Suriye’nin en kolay fethedilebilecek şehirlerinden biridir. Halid İbn Velid ve Ebu Ubeyde şehri kuşatırlar. Şehre gelecek yardımı engellerler. Ebu Ubeyde buranın kuşatmasını Ubâde İbn Es-Sâmit’e bırakarak Hama, Şeyzer ve Maaratü’n-Nu’mân’ı fetheder. Sonra Lâzikiye’yi kuşatır. Kuşatmanın uzun süreceğini görünce vazgeçer. Bir zaman sonra şehrin halkı günlük yaşantısına dönüp şehrin kapılarını açınca İslam ordusu aniden saldırıya geçerek şehri fetheder.

Yermuk Savaşı

Müslümanların Dimaşk, Humus ve Lâzikiye’yi ele geçirmesinden sonra Bizans imparatoru Herakleios, Antakya’da büyük bir ordu toplar. Ebu Ubeyde de bütün kuvvetleri Yermuk denilen yerde birleştirir. İki ordu karşı karşıya gelince Müslümanlar Bizans’ın öncü kuvvetlerini dağıtır. Bizanslılar elçi göndererek barış görüşmleri yapmak isterler. İstenilen netice alınamaz ve savaşı Müslümanlar kazanır. Bizans imparatoru Herakleios “Elveda Suriye!” diyerek İstanbul’a döner. Ebu Ubeyde bundan sonra Antakya’yı da kuşatarak burayı da fetheder.

Kudüs’ün Fethi

Amr İbnü’l Ass, Yermuk Savaşı’ndan sonra Kudüs’ü kuşatır. Ebu Ubeyde’nin Kudüs’e doğru geldiğini öğrenen Hristiyanlar barış isteğinde bulunurlar. Şehri teslim etmek için Hz. Ömer’in gelmesini şart koşarlar. Hz. Ömer, Hz. Ali’yi hilafet makamında bırakarak Kudüs’e doğru yola koyulur. Hz. Ömer son derece mütevazidir. Barınacağı küçük bir çadırı bile yoktur. Ancak onu karşılamaya gelen kumandanlar Yezid İbn Ebu Süfyan ve Halid İbnü’l Velid son derece lüks elbiseler giyinmişlerdir. Hz. Ömer bunları görünce çok kızar. Ancak altlarındaki zırhları gösterip cihat ettiklerini söyleyince biraz yumuşar. Hz. Ömer Kudüs’e girince önce Mescid-i Aksa’yı ziyaret eder. İlk namazı kılmadan önce Hz. Bilal’den ezamn okumasını ister. Hz. Bilal, Hz. Muhammed’in vefatından sonra ezan okumamaya karar vermiştir ama Halife’nin hatrına son bir kez okur.

Hz. Halid İbnü’l Velid’in Azli


Suriye, Filistin ve Irak bölgelerinin İslam Devleti’ne kazandırımasında büyük payı olan Hz. Halid, Malik b. Nuveyre’nin dul kalan eşiyle evlenmesi ve bir şaire verdiği hediyenin Hz. Ömer tarafından hoş karşılanmaması neticesinde görevden alınır. Daha alt bir makama getirilir.

Suriye’de Salgın Bir Hastalığın Yayılması ve Müslümanların Tavrı (Tarihte İlk Karantina Olayı)

Hicrî 18. yılda Suriye, Mısır ve Irak’ta bir veba salgını meydana geldi. Hz. Ömer Suriye’ye doğru yola çıktı. Ancak Peygamberimizin, “Bir yerde bir salgın hastalık çıkarsa oaraya girmeyin. Orada bulunanlar da oradan çıkmasınlar.” Hadisine uymayı uygun bularak Medine’ye döner. İslam ordusunun komutanı Ebu Ubeyde bu salgın hastalık nedeniyle vefat eder.

Yeni Fetihler

Suriye’de fethedilmeyen tek yer Akdeniz sahilinde bulunan Kaysariyya’dır. Burası Yezid İbn Ebu Süfyan tarafından kuşatılır. Ancak hastalanınca komutanlığı kardeşi Muaviye’ye bırakır. Muaviye şehri fetheder. Suriye yabancılardan tamamen temizlenir.

El-Cezîre ve Ermenistan’ın Fethi

El-Cezire ve Ermenistan’ın fethedilmesi için İyad b. Ganm görevlendirilir. İyad Rakka’yı alıp haraca bağlar. Ruha (Urfa)’yı fethedilir. Sümeysat üzerine yürür. El- Ard ve el-Beyda’yı fetheder. Diyarbakır, Silvan’ı fetheder. Mardin Kalesi ve Musul’un iki kalesinden birini ele geçirir. Bundan sonra Ermenistan’ın Ahlat, Bitlis ve Erzen şehirlerini fetheder. Suriye’ye dönüp Humus’ta vefat eder.

Kûfe ve Basra’nın İnşa Edilmesi

Irak’ın fethine katılanlar buraların havasını beğenmezler. Havası güzel bir yer ararlar. Kûfe’yi beğenirler. Burası sırf karasal değil deniz ikliminde de sahiptir. Ayrıca Basra'yı da beğenip buraya da yerleşmeye başlarlar. Bundan sonra Ahvaz fethedilir. Bunun ardından Müslümanlar İran topraklarına girerler. Hürmuzan'ın ordusunu mağlup ederler. Hürmuzan Medine'ye gider. Müslüman olup Medine'ye yerleşir.

Nihavend'in Fethi

Müslümanlar Ahvaz'ı fethedince İranlılarla Nihavend Savaşı yapılır. İran ordusu Firuzan komutasında toplanmıştır. Hz. Öer ordunun başına Nu'man b. Mukarrin el-Müzeni'yi getirir. Nu'man düşmana karşı savaşa girişmek için Hz. Muhammed gibi zeval vaktini bekler. Vakit gelince saldırıya geçer. Nu'man bu savaşta şehit olur. Müslümanlar bu savaşı "Fetihlerin Fethi" diye adlandırır. Çünkü bu savaştan sonra Sasanilerin hakimiyeti tamamen sona erer. Ülke tümüyle Müslümanların eline geçer.

İsfahan'ın Fethi

Hz. Ömer, Abdullah b. Abdullah b. Itbân'ı İsfahan üzerine gönderir. Yapılan savaş sırasında düşman komutanı Şehriyar b. Cüzeveyh Abdullah b. Verkâ ile teke tek dövüşür ve öldürülür. İsfahanlılar büyük bir hezimete uğrar. Buraya Şehriyar yaşlı biri olduğundan "İhtiyarın öldürüldüğü yer" derler. İslam ordusu daha sonra İsfahan hükümdarı el-Fazusefan'ı cizye ödemeye ve topraklarını teslim etmeye razı eder.

Derbend'in Fethi

Derbend, Azeybaycan bölgesinde yer alan bir yerdir. Müslümanlar şehri kuşatınca Derbend emiri Şehrbaraz, İslam ordusu kumandanlarına savaşma gücünden yoksun olduklarını bildirir. Bunun üzerine bir yıl süreyle cizye alınmayarak şehir ele geçirilir.

Horasan'ın Fethi

Horasan İran'ın doğusunda yer alan bir bölgedir. Yezdücerd İslam ordularının önünden çekilerek Merv'e gelmiştir. Burada Müslümanlara karşı yeni bir güç oluşturmayı planlamaktadır. Bunu engellemek için Ahnef b. Kays bölgeye gönderilir. Yezdücerd Belh şehrinde Müslümanlara karşı koyar. Ama bozguna uğrar. Asker Ceyhun Irmağı'nın doğusuna çekilir. Türklerden yardım alırlar. Ama Türkler savaşmaya gönüllü değildirler. Bu yüzden geri çekilirler. Yezdücerd de geri döner.

Hz. Ömer'in Kerameti


Basra'da Sâriye b. Zanîm komutasındaki ordu Dârâbcird önünde düşmana karşı zor bir duruma düşmüştüt. Düşman tarafından kuşatılmıştır. Burada Hz. Ömer'in ordunun dağa çekilmesini emreden sesini duyulur. Ordu sırtına dağa verince düşmanı yener. Hz. Ömer Medine'de cuma namazında hutbedeyken bu emri vermiştir. Birkaç gün sonra gelen zafer habercisi Hz. Ömer'in sesini savaş meydanında işittiklerini anlatmıştır.

Basra'da bulunan İslam ordusunun komutanlarından Kays b. Seleme, Hakkari çevresindeki Kürtlerin üzerine sefer düzenleyerek onları itaat altına alır. Buradan ganimet olarak elde edilen bir mücevheri Hz. Ömer' gönderir. Hz. Ömer bunun Müslümanların hakkı olduğunu söyleyerek reddeder.

Çok geniş topraklara sahip Sasani Devleti yedi yıl gibi bir sürede İslam ordularına boyun eğer.

Mısır'ın Fethi

Arabistan dışındaki topraklarda Roman İmparatorluğu ile Sasani Devleti'nin sözü geçiyordu. İslam orduları bunlarla başarılı bir şekilde savaşıp Sasani Devleti'ni yıkmış, Roma da Müslümanlar karşısında gerilemiştir. İslam hakimiyetinden önce Mısır, Roma'ya bağlıdır. Romanlıların yüksek vergi yükü altında ezilmektedirler. Kendilerini bu kötü durumdan kurtaracak yeni bir yönetime hazırdırlar. Amr b. el-Ass askerleriyle birlikte Mısır üzerine yürür. Feremâ şehrini direniş görmeden ele geçirir. Bilbis şehri Artabon komutasındaki orduyla savaşılarak ele geçirilir. Daha sonra Tendosyas şehrine yürürler. Burada yapılan savaşı da kazanırlar. Düşman kuvvetleri kaçar.

Babylon Kalesi'nin Fethi

Müslümanlar Babylon Kalesi'ni Zübeyr b. Avvam komutasında kuşatırlar. Ancak kuşatma çok uzun sürer. Kale komutanı Mukavkıs elçi göndererek barış ister. Müslümanlar üç şart ileri sürer. Ya İslam'a girecekler ya mağlubiyeti kabul edip cizye ödeyecekler ya da biri galip gelinceye kadar savaş devam edecektir. Mukavkıs halkına bu şartlardan birini kabul etmelerini söyler ama yanında bulunanlar kabul etmezler. Savaş devam eder ve Müslümanlar kaleyi ele geçirirler. Romalılar cizye vermeye razı olurlar.

İskenderiye'nin Fethi

Amr b. el-Ass, İskenderiye üzerine yürür. İskenderiye yolu üzerindeki bütün kaleleri fetheder. İskenderiye ise surları sağlam, savunmaya elverişli bir şehirdir. Kuşatma uzun sürer. Hz. Ömer fethin neden gerçekleşmediğini soran bir mektup yazar. Bunun üzerine Amr b. el-Ass, askerlere bir konuşma yapar. Şiddetli bir hücumdan sonra kale ele geçirilir.

Hz. Ömer'in Şehit Edilmesi

Medine'de Muğire İbn Şu'be'nin Firuz isminde bir kölesi vardır. Muğire, Firuz'dan günde iki dirhem vergi alırmış. Firuz, Hz. Ömer'e bu verginin çok yüksek olmasından yakınır. Hz. Ömer de marangozluk ve demircilik yapan birine göre bu verginin çok olmadığı söyler. Hz. Ömer böyle deyinde Firuz çok sinirlenir. Ertesi gün Hz. Ömer sabah namazını kıldırmak için camiye gidip yerini aldıktan sonra Firuz onu hançerle yaralar. Sonra da intihar eder. Namazı Abdurrahman İbn Avf kıldırır. Hz. Ömer evde hasta yatağında yatarken Hz. Muhammed'in yanına defnedilmek istediğini Hz. Aişe'ye iletir. Hz. Aişe de orayı kendi için ayırdığını ama yine de Hz. Ömer'e verebileceğini söyler. Yanındakiler Hz. Ömer'e kendisinden sonra ümmeti yönetecek birini tavsiye etmesini isterler. Hz. Ömer de Hz. Ali, Hz. Osman, Hz. Abdurrahman, Hz. Sa'd bin Ebi Vakkas, Hz. Zübeyr b. Avvam ve Hz. Talha b. Ubeydullah'ın kendi aralarından birini seçmelerini ister. Namazları Hz. Süheyb'in kıldırmasını ister. Hz. Ömer suikastten üç gün sonra vefat eder.

Hz. Ömer'in Şahsiyeti, İdaresi ve Adaleti

Hz. Ömer Bizans ve Sasani imparatorluklarının hakimiyeti altında bulunan Suriye, Filistin, Mısır, Irak ve İran'ın İslam Devleti sınırlarına katılmasını sağlamıştır. Hz. Ömer aldığı kararlarda "Şura Meclisi"ne danışırdı. Hz. Ömer fetihleri gerçekleştirdikten sonra ülkeyi Hicaz, Suriye, el-Cezire, Basra, Kûfe, Mısır, Filistin, İran, Horasan ve Kirman gibi idari birimlere ayırdı. Bu bölgelerin başlarında valiler vardır. Hz. Ömer, valiler aleyhinde meydana gelebilecek şikayetler için bir yüksek mahkeme kurar ve bunun başına da Muhammed İbn Mesleme'yi getirir. Valilere devletin malını yemek zorunda kalmasınlar diye yüksek maaşlar ödenir. Fethedilen topraklar askerlere be kumandanlara değil devlete bırakılırdı.

Beytü'l Mal Konusundaki Titizliği

Hz. Ömer'in Müslümanlar tarafından çok sevilenmesinin nedeni adaleti ve herkese eşit davranmasıdır. Hz. Ömer beytü'l mal'den Müslümanların en az pay alanıydı. Asla daha fazla pay almak istemezdi.

Hz. Ömer Devrinde Adlî Teşkilat

Hz. Ömer zamanında topraklar genişleyince bütün davalara Medine'de bakılması mümkün değildir. Bunun üzerine Hz. Ömer bağımsız hareket eden ve hüküm veren mahkemeler kurar. Hakimlerin rüşvet almalarını önlemek için onlara yüksek maaşlar bağlar. Ayrıca zengin ve halka etkili olabilecek kişileri hakimliğe tayin eder. Çünkü ona göre böyleleri rüşvete tenezzül etmezdi. İtibarı olan kişiler de kimsenin etkisi altında kalmazdı.

Hz. Ömer'in Adalet Anlayışına Bir Örnek

Hz. Ömer'in halifeliği döneminde iyiliği emredip kötülükten sakındırmak için "Ahdâs" teşkilatını kurar. Bu teşkilat suç ve zabıta işlerini düzenlemektedir. Hz. Ömer döneminde yollar, köprüler ve su kanalları yapılır. Bu su kanallarının en önemlisi Nil Nehri ile Kızıldeniz'i birbirine bağlayan "Nehr-i Emiru'l-Mü'minin" adıyla anılır.

İlmî Hizmetleri

Hz. Ömer, Hz. Ebubekir zamanında Kur'an-ı Kerim'in bir araya getirilmesini teklif eder. Bu konuda büyük çaba harcar. Kendi devrinde İslam Devleti'nin her köşesinde Kur'an-Kerim öğretmek için okullar açar. Ders verenlere maaşlar bağlar.Çocukların yazı yazmayı, ok atmayı, ata binmeyi öğrenmeleri için valilere emirler gönderir. Büyüklere de hüküm ayetlerini en çok içeren Bakara, Nisa, Maide ve Nur sûrelerini ezberlemeyi zorunlu tutar. İslam ülkesinin her yerine dört bine yakın cami inşa edilir. Mescid'i Haram ve Mescidi Nebevî genişletilir.

Takvimin Kabulü ve Para Basılması

Hz. Ali'nin teklifi üzerine Hicret, takvimin başlangıcı olarak kabul edildi. Para İslam Devleti'nde ilk defa Hz. Ömer dönemine bastırılmıştır.

Hz. Ömer Döneminde Zımmîler

İslam Devleti'nin Müslüman olmayan vatandaşlarına zımmî denir. Hz. Ömer fethedilen toprakların gelecek nesillere de kalması için eski sahiplerinde kalmasını sağlamıştır. Zımmîler İslam ülkesinde kendi inanç ve ibadetlerini yapmakta serbesttiler. Devletin garantisi altında idiler. Bu garanti için cizye adı verilen bir vergi vermektedirler. Hz. Ömer devrinde gayri müslim vatandaşlara çok geniş haklar tanınmıştır. Onlarla bazı anlaşmalar yapılmıştır. Bunlardan biri Kudüs antlaşması olarak bilinir. Bu antlaşma ile Elia halkı himaye altına alınmıştır.

Hz. Ömer'in Devlet İdaresi ve Adaletine Kısa Bir Bakış

İslam nazarında zengin ve fakirin, akraba ile yabancının, devlet başkanı ile herhangi bir vatandaşın arasında hiçbir fark ve eşitsizlik yoktur. Suriye'nin en büyük kabilesi Gassani'nin son reisi Cebele İbn Eyhem, Müslüman olmuş ve Hac yaparken biri eteğine bastığı için ona tokat atmıştır. Adam Cebele'den şikayetçi olunca Hz. Ömer Cebele'ye kısas uygular. Cebele bundan sonra dinden dönüp İstanbul'a kaçar. Hz. Ömer soylu biri için dinden taviz vermez.

Hz. Ömer devrinde dilenen insan yok gibidir. Çalışamayacak durumda olan herkese devletten maaş bağlanmıştır. Sabah akşam Medine'deki yoksullara yemek dağıtılırdı.

Hz. Ömer'in İctihadı ve Rehberliği


Hz. Muhammed Kâbe'yi ziyaret etmek için Mekke'ye giderken Mekkeli müşrikler yüzünden ibadetlerini yerine getiremeyen Müslümanlar bir ağaç altında toplanıp Hz. Muhammed'e sonuna kadar destek olacaklarına söz verirler. Daha sonraları bu ağaca hürmet gösterilmeye başlanır. Bunun gören Hz. Ömer, bunun inanca zarar vereceğini düşünüp ağacı kestirir. Aynı titizliği Hacerü'l-esved için de göstermiştir.

Hz. Ömer hicivname yazmayı suç ilan etmiştir. Kadın ve şaraptan bahseden şiirler söylemek de yasaktır. İçki içmenin cezasını iki katına çıkarır. Bu cezayı kendi eliyle oğlu Ebu Şâm'ye uygular.

Fıkıh İlmi ve Hz. Ömer

İslam alimleri Hz. Ömer'in adaleti ve ilmi konusunda görüş birliği içindedirler. Peygamber olmadıkları hâlde kendilerine ilham olunan kişilere muhaddes denir. Hz. Ömer de bu mertebede olan biridir. Hz. Muhammed de Hz. Ömer'in ilimde ileri bir mertebede olduğunu haber vermektedir.

Hz. Ömer'in Şahsiyeti ve Ahlâkı

Hz. Ömer kanaatkâr, ibadete düşkün, alçak gönüllü, sade, doğru, sabırlı, tevekkül sahibiydi. Yamalı elbise giyerdi. Yerde yatardı. Devletin develerini otlatırdı, develerin bakımlarını yapardı. Allah'a çok hamd ederdi. Sabah namazlarında Yunus, Hûd veya Kehf sûrelerini okurdu. Hz. Ömer iyi bit hatiptir. İbranice bilirdi. Ahlâk, şeref, adalet, gayret ve hürriyet konulu şiirleri ezberler ve bu tür şiirlerin ezberlenmesini tavsiye ederdi. Günümüzde mahkeme duvarlarında yazan "Adalet mülkün temelidir." sözü Hz. Ömer'e aittir.

İctihadlarındaki İsabetliliği

Müslümanları namaza davet etmek için ezanın kabulünde, Bedir esirleri hakkında yapılacak uygulamada, münafıkların cenaze namazlarının kılınmayacağı konusunda Hz. Ömer'in görüşleri kabul edilmiş ve vahiyle desteklenmiştir. Kur'an-ı Kerim'in toplanıp mushaf hâline getirilmesinde, yeni fethedilen toprakların askerlere dağıtılmayıp devlete bırakılmasında, çocuk doğuran cariyelerin satılamayacağı hususunda da onun ictihadları ağır basmıştır.

Hz. Ömer buğday tenlidir. Uzun boyludur. Alnı geniş, bıyıkları uzun, saçları döküktür. Altı erkek çocuğu vardır. Oğlu Abdullah fıkıh ve hadiste ileri gelenlerdendir. Asım ise ilim ve fazileti ile meşhurdur. Hz. Ömer çabuk sinirlenen biridir.

HZ. ÖMER ZAMANINDA YAPILANLAR


1- Beytü'l-mal ve adliye teşkilatı kurulmuştur.
2- Kadıaskerlik ve harb dairesi kurulmuştur.
3- Kûfe, Basra, Fustat ve Musul gibi askerî karargâhlar kuruldmuştur.
4- Gümrük vergisi konulmuştur.
5- Deniz ürünlerinden zekat alınmaya başlanmıştır.
6- Vakıf hukuku ortaya çıkmıştır.
7- İmam ve müezzinlere maaş bağlanmıştır.
8- Nil Nehri'ni Kızıldeniz'e bağlayan kanal açılmıştır.
9- Medreseler ve eğitim kurumları yaygınlaştırılmıştır.
10- Yabancı tüccarlar İslam diyarında ticaret yapabilmişlerdir.
11- Arazilerin keşif ve ölçü fiyat takdirleri yapılmıştır.
12- Gizli istihbaratçı casuslar görevlendirilmiştir.
13- Mekke - Medine yolunda misafirhaneler açılmıştır.
14- Ticaret için alınıp satılan atlardan zekat alınmıştır.
15- Camilerde düzenli olarak öğütler verilmiş ve dersler okutulmuştur.
16- Hiciv yazan şairler bundan alıkonulmuştur.
17- Soytarı ve komedyenlerin yaptıkları yasaklanmıştır.
18- Gayri müslim vatandaşlara maaş bağlanmıştır.
19- Teravih namazı cemaatle kılınmıştır.
20- Hisbe teşkilatı yaygınlaştırılmıştır.
21- Halkın ihtiyaçlarını tespit ve durumlarını öğrenmek için geceleyin devriyeye çıkılmıştır.
22- Nüfus sayımı aralıklarla ve sürekli yapılmıştır.
23- İlim olarak fıkıh ve hadisin temelini Hz. Ömer oluşturulmuştur.
24- Hz. Ömer köleliği sınırlandırmak için çalışmalar yapmıştır. Kölelere hukuki eşitlik sağlamıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder