10 Mart 2020 Salı

thumbnail

Yabancı (Albert Camus) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Yabancı

Kitabın Yazarı : Albert Camus

Kitap Hakkında Bilgi :

"Albert Camus"nün ( 1913-1960) en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş ve hala en çok satan kitaplar arasında yer alan "Yabancı", aynı zamanda yazarın en gizemli yapıtı. Ölümün egemen olduğu bir "varlık"ın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın başkişisi "Meursault", bir simge kahraman değildir, "adı" olmayan bir "Yabancı"dır; bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir. Onun kayıtsızlığı ve edilgenliği, işte bu boş bilincin ürünüdür. Yabancı, büyüleyici gücünü, içinde barındırdığı trajedi duygusuna borçlu: Bir türlü ele geçirilemeyen anlamın sürekli aranması, bilinç ile toplumsal dünya arasındaki çatışma... Camus'yle buluşanların hiçbiri, onunla karşılaşınca hayal kırıklığına uğramamıştır. "Mutluluk, bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir," der Camus. Giderek daha çok sevilen bir yazar olması, onun bu sevgisinin yansımasından başka bir şey değildir.

Varoluşçuluk ve absürdizm akımının öncülerinden sayılan Albert Camus Cezayir'de dünyaya gelmiştir. "Tersi ve Yüzü" ve "Düğün" adlı eserlerinden sonra edebiyat dünyasında asıl çıkışını yapan Yabancı adlı romanı olmuştur. Yabancı topluma yabancılaşmanın romanıdır.

Kitabın Özeti :

Topluma yabancılaşan bir bireyin, toplum normlarını hiçe saydığı ve umursamadığı için ölüme giden yolculuğunu anlatır kitap. Asıl adını hiçbir şekilde öğrenemediğimiz karakterin sadece soyadı yer alıyor kitapta.

"Bugün annem öldü. Belki de dün, bilmiyorum" diye başlıyor kitap.
Mersault, Cezayir’de yaşamakta olan devlet dairesinde küçük bir memurdur. Annesi ise huzur evindedir. Mersault’un annesi ölmüş, annesinin ölümüyle işinden izin alarak Marengo’ya cenazeye gitmiştir. Mersault hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etmektedir. Annesinin kaldığı bakımevi Cezayir'den seksen kilometre uzakta Marengo'dadır. Genç kahramanımız Meursault saat 2'de otobüse biner ve annesinin cenazesini almaya gider. Çok büyük bir kayıtsızlıkla görevlilerle konuşur. Göstermiş olduğu soğukkanlılık bakımevindeki insanları şaşkına uğratır. Hiçbir şekilde annesini görmek istemez. Hatta tabutun başında sigara ve kapıcının ikramıyla sütlü kahve içer. Bu olaylar ileride mahkemede aleyhine delil olarak da kullanılacaktır.

Cenaze merasimi esnasında ölümle yüzleşmesi gerekirken ölümden başka her türlü detayı düşünmüştür. Annesinin ölümüne tepkisiz kalmış, hatta bu güzel günü kırlarda geçiremediği için hayıflanmıştır. Annesinin cenazesinden sadece bir gün sonra Marie adında bir sevgili bulur ve her fırsatta buluşmaya denize gitmeye başlarlar. Cenazeden sonra evine döner ve hafta sonunu Marie ile geçirir. Asıl şaşırtıcı olay ise hiçbir şekilde bir damla dahi gözyaşı dökmemesidir. İlerleyen sayfalarda bu konu hakkında şunu söyleyecektir:

"Annemi elbette çok severdim; ama bu bir şey ifade etmezdi ki. Sağlıklı bütün insanlar, sevdiklerinin ölümünü az çok arzu etmiştir."

Bu sözlerden de anlaşıldığı gibi kahramanımızın sıradışı bir yaradılışı olduğunu anlıyoruz. Marie neşeli ve çok sabırlı bir kadındır. Günler geçer. Meursault'un Raymond adlı çapkın ve belalı bir komşusu vardır. Bir gün sevgilisi Meursault ve Raymond sahilde gezerken komşusunun belalısı Araplarla karşılaşırlar. Meursault çıkan hengamede yanlışlıkla bir Arabı öldürür. Yanlışlıkla demek doğrudur çünkü ilerleyen sayfalarda savunmasında bu cinayete güneşin sebep olduğunu söyler.

Bundan sonra mahkeme süreci ve iç hesaplaşmalar başlar. Kahramanımızın duruşması herkesin özellikle de basının ilgisini çeker. İlgi çekenler arasında Meursault'tan sonra bir de babasını öldüren birinin duruşması vardır. Bu yüzden savcı şöyle bir savunma yapar:

"Annesini manen öldüren biri, tıpkı kendisinin dünyaya gelmesine sebep olan insanın, yani babasının hayatına kasteden kimse gibi, insan topluluğundan kendi kendini kovmuş olurdu. Her halükarda birincisi ikincisinin eylemlerini hazırlar... Onun için beyler, şu sandalyede oturmakta olan adamın, bu mahkemenin yarın yargılayacağı cinayetten de suçlu olduğunu söylersem düşüncemi fazla aşırı bulmayacağınıza eminim. Kendisinin cezası ona göre verilmelidir."

Görüldüğü gibi Meursault sadece cinayetten değil, toplum normlarını hiçe sayarak annesinin ölümünü kayıtsızca kabullenmesinden dolayı da yargılanır. Mahkemenin sonucu hiç de istediği gibi olmayacaktır. Mersault tutuklanır ve avukat ile savcı ile yaptığı konuşmalarda olaylar cinayetten daha çok annesinin ölümüne gösterdiği tepkisizliğe dayanır. Bu olay mahkemede de karşısına çıkar ve ahlaki çöküşün kanıtı olarak, bu çöküntünün topluma yayılmaması için giyotinle öldürülmesine karar verilmiştir.

Yabancı (Albert Camus) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...

Subscribe by Email

Follow Updates Articles from This Blog via Email

No Comments

About