16 Nisan 2019 Salı

On Küçük Zenci (Agatha Christie) Kitabının Özeti, Konusu,Tahlili


Kitabın Adı : On Küçük Zenci

Kitabın Yazarı : Agatha Christie

Kitabın Özeti :

1938 yılında bir ada Bay Una Nancy Owen adında biri tarafından alınır. Adanın sahibi birbirini tanımayan on kişiyi sanki arkadaşları, akrabaları, bir tanıdıkları davet ediyormuşçasına adaya mektupla davet eder. On kişiden bazıları yolda birbiriyle tanışma fırsatı bulur. Bay ve Bayan Rogers davetlilerden iki gün önce adaya giderek eve çeki düzen verirler.

Davetliler araçtan indikleri yerden tekneyle alınarak adaya geçirilir ve adada ada sahibinin hizmetlisi olarak gelen Bay ve Bayan Rogers tarafından karşılanırlar. Herkes odasına yerleşince odayı inceleme isteği duyarak etrafa göz gezdirirler; çünkü kimse tam olarak neden orada olduğunu, görevlerinin ne olduğunu bilemez. Herkesin dikkatini duvardaki şiir çeker:

On küçük zenci yemeğe gitti,
Birinin lokması boğazına tıkandı. Kaldı dokuz
Dokuz Küçük zenci geç yattı,
Sabah biri uyanamadı. Kaldı sekiz… şeklinde devam eder.

Şiirde on zenci ile ilgili gizemli bir ipucu vardır. Yemeğe inen misafirler genel konulardan konuşur. Herkes birbirini ve neden burada olduklarını merak eder. Bir anda gramofondan bir ses işitilir. Gramofondaki ses odada bulunan on kişiyle ilgili çarpıda iddialarda bulunur. Herkes şaşkınca birbirlerine bakar. Odada soğuk rüzgarlar eser, sessizlik başlar. Bazıları ölümlerin nasıl olduğunu anlatır. Kimse kendini suçlu olarak görmez.

Doktor Armstrong, ameliyata sarhoş girince ne yaptığını bilemeyerek hastanın ölümüne sebep olur. General Mac Arthur, karısının bir başkasıyla ilişkisi olduğunu öğrenince sevgilisini bilerek savaşa gönderir, adam savaşta ölür. Blore,eski bir polis müfettişidir. Polis olduğu zamanlarda bir banka soygununda bekçi öldürülür, Blore bu davaya tanıklık eder. Bu davada narin yapılı bir adam hapishaneye girer. Bu ağır yükü kaldıramayan adam hapiste ölür.

Bay ve Bayan Rogers, yanında yardımcı olarak çalıştıkları zengin bir bayanın ölümüne sebep olmakla suçlanır. Fırtınalı bir günde kadın rahatsızlanır, telefonun bozuk olduğunu ve bu sebeple yürüyerek doktor çağırmaya gittiğini savunur. Doktor gelene kadar kadına ilaç verilse kadın hayatta kalabilirdi. Bay ve Bayan Rogers da kadının mirasına sahip çıkar. Teğmen Philip Lombard, ordudan ayrılmış bir yüzbaşıdır. Doğu Afrika’da yerlilerle beraberken ormanda yollarını kaybederler. Lombard ile birkaç beyaz tüm yiyecekleri alarak yerlilerden uzaklaşır. Yiyecekleri olmayan yerliler ölüme terke edilir.

Vera Claythorne, bakıcı olarak çalıştığı evde çocuğu denize götürür. Çocukların denizde açılmaları yasak olmasına rağmen Vera çocuğa engel olmaz. Çocuğun ardından denize atlayıp onun gitmesine engel olmaya çalıştığını söylese de olay böyle değildir. Kıyıdan uzaklaşan çocuğun cansız bedenine ulaşılır. Vera aileye çocuğu kaç kez ikaz ettiğini; ama çocuğun kendisini dinlemediğini söyler. Vera öğretmendir; fakat geçimini sağlamak için her işte çalışmaktadır.Vera çocuğun üvey abisine aşıktır; ama abiye miras kalmadığı için evlenememektedirler. Çocuk ölünce abiye miras kalacağını düşünen Vera çocuğun ölümüne sebep olur. Bu işte bir işolduğunu anlayan abi Vera’yı terk eder.

Emily Brent, altmış beş yaşlarında ihtiyar bir kız. Yanında çalışan hizmetçi kızın hamile olduğunu öğrenince onu işten çıkarır. Umutsuzluğa kapılan kız nehre atlayarak intihar eder. Yargıç Lawrence, bir kadını öldürmekle suçlanan bir sanığın bilgilerini jüriye aktarırken sanığın aleyhinde bilgiler vererek jürinin idam yönünde karar vermesine sebep olur. Antony Marston, yaşamayı seven maceracı biridir. Çok hızlı araba kullandığı günlerden birinde önüne çıkan iki çocuğu ezer. Arabaların hızlı gitmek için yapıldığını ifade eder.

Suçlamaları kabullenemeyen Bayan Rogers birden yere yığılır. Herkes ona doğru koşarak kadını yerden kaldırır. Olay sonrası Marston, içkisini içerken birden yere yığılır. Kimse ne olduğunu anlayamaz. Bakarlar ki artık yaşamıyor. Ölümüne neyin sebep olduğunu araştırmaya çalışırlar. Yaşamayı seven bir insanın intihar edeceği fikrini kabullenemezler. Potasyum siyanürden şüphelenirler.

Gün boyu başı çok ağrıyan bayanRogers’a doktor uyku öncesi ilaç verir. Kadın sabah uyanamaz. Ölümler adadaki insanları çok ürkütür. Herkes birbirinden şüphelenir.Yargıç olayı aydınlatmak için kendisine mektubun kimden geldiğini ve ne yazdığını okur. Mektubun bilmece gibi olduğunu, mektubu gönderen kişinin kendisi hakkında epey bilgi sahibi olduğunu söyler. Mektup Lawrence’in Doğu’ya giden bir arkadaşının üslubuyla yazılıdır. Bu arada ilk geldiklerinde masanın üzerinde on küçük zenci biblosu vardır. Ölümler oldukça zenci biblolar bir bir azalır. Adanın sahibinin kim olduğu, onları kimin işe aldığı konusunda kafa yorarlar. Kendilerine gelen mektubu saklayanlar getirir, imzaya bakılır. İmzada meçhul anlamına gelir. Buraya bir oyuna düşürülerek geldiklerini düşünen insanlar daha da sinirlenir.

Gece geç saate kadar düşünen konuklar sabah adaya gelen tekne ile oradan uzaklaşmayı düşünür. Ertesi gün yemek vakti Mac Arthur’un sofrada olmadığı görülünce onu ararlar. Mac Arthur’un cesediyle karşılaşırlar.

Herkes tedirgin olunca yargıç adanın aranmasının iyi bir fikir olabileceğini söyler. Ada arandı; fakat yedi kişiden başka kimsecikler bulunamaz. Kalan yedi kişi birbirlerinden şüphelenmeye başladılar. Ölüm korkusu herkesin çılgınca hareket etmesine sebep olur. Kahvaltı zamanı masanın hazır olmadığını gören ada sakinleri Rogers’ı aramaya başlar. Odunluğun orada odun kırarken Rogers’ın öldürüldüğünü görürler. Vera ve Brent üzerindeki şoku atınca kahvaltı hazırlamaya koyulur. Kahvaltı sonrası herkes odasına çekilir. Brent’in aşağıda kendinden geçmiş halde koltukta oturduğunu görürler. Zehir enjekte edilmiştir. Etrafında da arı dolaşır.

Olayları kaldıramayan Vera odasına gidip uyumak ister. Odasına girince odasının yosunlarla kaplı olduğunu görür, çığlık atar. Herkes yukarı çıkar. Aşağı indiklerinde Yargıç Lawrence’nin cansız bedeniyle karşılaşırlar. Yargıca cüppe giydirilmiş görüntüsü vardır. Armstrong sabah evde görünmez. Onu aramaya çıktıklarında denizde iki kayanın arasında sıkışıp kaldığını görürler. Armstrong’un öldüğü gün evde bir ayak sesi duyulur. Blore peşinden koşar; ama dışarı çıkan kişinin sadece gölgesini görebilir. Eve döndüğü zaman ayı şeklindeki mermer saat Blore’un başına atılarak öldürülür. Artık adada Lombard ve Vera kalır. İkisi de dışarı çıkar, etrafı arar. Çıldırmaya az kala Vera tabancayla Lombard’ı öldürerek kendisi de odasında intihar eder. Vera suçluluk duyguları ve ortamın hipnotize etmesi sebebiyle intihar eder.

Fırtına dinince adaya ulaşan polis ve karşıda yaşayan halk olayı çözmeye çalışır. Karşıda yaşayan halk ve tekneyle misafirleri getiren kaptanlar, misafirlerin daha önceki misafirlere benzemediğini sıradan normal insanlar olduklarını söyler. Daha önceki misafirler çılgınca partilere katılan bireylerdir. Karşıdaki halk ise adadan yardımı çağrıştıran bir duman gördüklerini; fakat hem fırtına hem de adanın sahibinin ne olursa olsun adayla iletişime geçilmemesi gerektiği emrini verdiği için bir şey yapamadıklarını söyler.