Kitabın Adı : Dişi Kurdun Rüyaları
Kitabın Yazarı : Cengiz Aytmatov
Kitabın Özeti :
Akbar ve Taşçaynar adlı iki kurdun mağaradaki inlerinin önü karla kapanınca bulundukları yeri terk ederek Mujunkum’a gelirler. Akbar ve Taşçaynar buradaki kurtlardan farklıdır. Akbar’ın gözleri oradaki hiçbir kurtta olmayan şekilde mavidir.
Kitabın Özeti :
Akbar ve Taşçaynar adlı iki kurdun mağaradaki inlerinin önü karla kapanınca bulundukları yeri terk ederek Mujunkum’a gelirler. Akbar ve Taşçaynar buradaki kurtlardan farklıdır. Akbar’ın gözleri oradaki hiçbir kurtta olmayan şekilde mavidir.
Mujunkum her çeşit bitkiye, zengin su kaynaklarına ev sahipliği yapar. İki kurt da Mujumkum da bahar yaşandığı zamanlarda buraya gelirler. Burada köstebekler, saygalar (antilop) gibi birçok av vardır. Akbar’ın üç yavrusu olur. Biri dişi diğerleri erkektir. Dişi olan kurdun gözleri tıpkı annesine benzer. Bu sebeple dişi kurda Gözde, erkeklerden başı iri olana Kocabaş, diğer kurt da hızlı ve çevik olduğu için ona Hızlı adını verirler. Minik olan yavrularla yakınlarda gezilere çıkarlar. Akbar sürekli gelecekte yavruları büyüyünce hep beraber sayga avına çıkacakları anı hayal eder.
Bahar yerini kışa bırakınca yavrular da biraz büyümüş olur ve ilk avlarına çıkarlar. Sayga avına çıkan kurt ailesi gizli bir yerde pusuya yatar. Akbar sayganın birine pençe atarak yakalar Taşçaynar da yardım ederken bir anda çok yüksek sesler gelmeye başlar. Mujunkum’a sayga avına gelen insanların gürültüsüdür bu. Saygaları sürekli koşturarak yormaya çalışan insanlar kurtların da panik olmasına sebep olur. Tüm kurtlar olanca hızıyla kaçarlar. Kaçamazlarsa sayga sürülerinin altında kalarak ezilmek durumunda kalırlar. Akbar sürekli yavrularını kontrol ediyor, peşinden gelip gelmediklerine bakıyor; onları kaybetmekten çok korkuyordu. Gözde çok yorulunca pes eder ve sayga sürüsünün altında ezilerek can verir. Bir süre sonra Kocabaş ve Hızlı da can verir. Koşuşturma yavaşlayınca Akbar ve Taşçaynar gizlenecek yer bularak geceyi orada geçirir.
Akbar yavrularını hatırladıkça kahrolur, beraber ava çıkacakları günleri düşünmeye başlar. Sayga sürüsüne katliam yapanlar şoförle beraber altı kişidir. Buraya gelen bu insanların kimi kimsesi yoktur, kimisi sevdiği tarafından terk edilmiş, kimisi hiç evlenmemiştir. Sadece Abdias adlı genç diğerlerine göre daha masumdur. Papazın oğlu olan Abdias, Papaz Okuluna gider babasının ölümünden sonra düşüncelerinin hoş görülmemesinden dolayı okuldan atılır. Abdias’ın Tanrı anlayışı ile Papaz Okulunun tanrı anlayışı birbirine uymadığı için okuldan atılır.
Abdias düşüncelerinden vazgeçmez, kötü insanlara Tanrıyı anlatarak onları kötülükten uzak tutabileceğine inanır ve bunun için harekete geçer. Önce bir dergide yazı yazmak için haşhaş kaçakçılarıyla ilgili bilgi toplamak ister. Bunun için de onların bulundukları yere gider. Bu insanların hayatta kaybedecek hiçbir şeyi yoktur. Abdias onlara yardımcı olmak isterken onlar Abdias’ı trenden atarlar. Abdias canını zar zor kurtarır. Bu arada Akba’nın beş yavrusu daha olur; fakat bu defa da Mujunkum’da çıkan yangında yavrularını yine kaybederler.
Akbar ve Taşçaynar Ala-mengü dağlarına göç ederler. Burada da farklı sorunlarla karşılaşırlar. Burada da Akbar’ın dört yavrusu daha olur. Buradaki insanlar geçimini hayvan ticareti yaparak sağlar. Bazarbay adında geçimsiz, alkolik bir adam bir gün işi gereği dağda gezerken Akbar ve Taşçaynar’ın avda olmasını fırsat bilerek yavruların dördünü de ininden alarak heybesine katar ve çadırının yolunu tutar. Giderken anne kurdun peşine düşmesinden korkan Bazarbay pek sevmediği komşusuna uğrar.
Akbar ve Taşçaynar durumu fark edince iz sürerek çadıra kadar gelip ulumaya başlar; fakat Bazarbay yavruları vermez. Yavruları satarak içki almayı düşünür. Biraz dinlenip oradan ayrılır. Yavrularının hala orada olduğunu düşünen kurtlar sürekli orada ulumaya nöbet tutmaya başlarlar. Bu durumdan rahatsız olan Boston Taşçayar’ı öldürür. Eşinin ölmesiyle Akbar artık yaşayan ölü olur. Birgün Boston’un oğlu dışarda oynarken onun yanına yaklaşarak kendisini sevmesine izin verir. Yavrularının kokusunu çocukta alan Akbar çocuğu ağzına alarak hızla oradan uzaklaşır. Boston durumu görünce koşar; ama artık nafiledir. Bu olaydan sonra Boston, olayın sorumlusu olan Bazarbay’ı öldürür.
Bahar yerini kışa bırakınca yavrular da biraz büyümüş olur ve ilk avlarına çıkarlar. Sayga avına çıkan kurt ailesi gizli bir yerde pusuya yatar. Akbar sayganın birine pençe atarak yakalar Taşçaynar da yardım ederken bir anda çok yüksek sesler gelmeye başlar. Mujunkum’a sayga avına gelen insanların gürültüsüdür bu. Saygaları sürekli koşturarak yormaya çalışan insanlar kurtların da panik olmasına sebep olur. Tüm kurtlar olanca hızıyla kaçarlar. Kaçamazlarsa sayga sürülerinin altında kalarak ezilmek durumunda kalırlar. Akbar sürekli yavrularını kontrol ediyor, peşinden gelip gelmediklerine bakıyor; onları kaybetmekten çok korkuyordu. Gözde çok yorulunca pes eder ve sayga sürüsünün altında ezilerek can verir. Bir süre sonra Kocabaş ve Hızlı da can verir. Koşuşturma yavaşlayınca Akbar ve Taşçaynar gizlenecek yer bularak geceyi orada geçirir.
Akbar yavrularını hatırladıkça kahrolur, beraber ava çıkacakları günleri düşünmeye başlar. Sayga sürüsüne katliam yapanlar şoförle beraber altı kişidir. Buraya gelen bu insanların kimi kimsesi yoktur, kimisi sevdiği tarafından terk edilmiş, kimisi hiç evlenmemiştir. Sadece Abdias adlı genç diğerlerine göre daha masumdur. Papazın oğlu olan Abdias, Papaz Okuluna gider babasının ölümünden sonra düşüncelerinin hoş görülmemesinden dolayı okuldan atılır. Abdias’ın Tanrı anlayışı ile Papaz Okulunun tanrı anlayışı birbirine uymadığı için okuldan atılır.
Abdias düşüncelerinden vazgeçmez, kötü insanlara Tanrıyı anlatarak onları kötülükten uzak tutabileceğine inanır ve bunun için harekete geçer. Önce bir dergide yazı yazmak için haşhaş kaçakçılarıyla ilgili bilgi toplamak ister. Bunun için de onların bulundukları yere gider. Bu insanların hayatta kaybedecek hiçbir şeyi yoktur. Abdias onlara yardımcı olmak isterken onlar Abdias’ı trenden atarlar. Abdias canını zar zor kurtarır. Bu arada Akba’nın beş yavrusu daha olur; fakat bu defa da Mujunkum’da çıkan yangında yavrularını yine kaybederler.
Akbar ve Taşçaynar Ala-mengü dağlarına göç ederler. Burada da farklı sorunlarla karşılaşırlar. Burada da Akbar’ın dört yavrusu daha olur. Buradaki insanlar geçimini hayvan ticareti yaparak sağlar. Bazarbay adında geçimsiz, alkolik bir adam bir gün işi gereği dağda gezerken Akbar ve Taşçaynar’ın avda olmasını fırsat bilerek yavruların dördünü de ininden alarak heybesine katar ve çadırının yolunu tutar. Giderken anne kurdun peşine düşmesinden korkan Bazarbay pek sevmediği komşusuna uğrar.
Akbar ve Taşçaynar durumu fark edince iz sürerek çadıra kadar gelip ulumaya başlar; fakat Bazarbay yavruları vermez. Yavruları satarak içki almayı düşünür. Biraz dinlenip oradan ayrılır. Yavrularının hala orada olduğunu düşünen kurtlar sürekli orada ulumaya nöbet tutmaya başlarlar. Bu durumdan rahatsız olan Boston Taşçayar’ı öldürür. Eşinin ölmesiyle Akbar artık yaşayan ölü olur. Birgün Boston’un oğlu dışarda oynarken onun yanına yaklaşarak kendisini sevmesine izin verir. Yavrularının kokusunu çocukta alan Akbar çocuğu ağzına alarak hızla oradan uzaklaşır. Boston durumu görünce koşar; ama artık nafiledir. Bu olaydan sonra Boston, olayın sorumlusu olan Bazarbay’ı öldürür.