14 Mayıs 2021 Cuma

Elveda Gülsarı (Cengiz Aytmatov) Kitap Özeti, Konusu, Tahlili


KİTABIN ADI: ELVEDA GÜLSARI

KİTABIN YAZARI: CENGİZ AYTMATOV

KİTABIN KONUSU: Cins ve ünlü bir yorga olan Gülsarı adındaki atın doğumundan yaşlanarak ölümüne kadar geçen fırtınalı hayat macerası, romanın ana konusudur.

KİTAP HAKKINDA:

Aytmatov kendine özgü anlatım biçimi ve gücü ile Kırgız-Kazak ellerinin doğasını, Kırgız-Kazak Türklerinin töresini ve folklorunu da pek canlı olarak gözler önüne serer. Tanabay’ın o oldukça özverili ama çileli hayatını okurken onun gençliğinde yürekten bağlandığı bir siyasi rejimin, komünizmin, can çekiştiğini bugünkü dağılma ve çöküşün kaçınılmazlığını da görüyoruz.

Gülsarı, cins ve ünlü bir yorga atın adıdır. Yazar, korkunç bir duygudaşlık yeteneğiyle bir yandan Gülsarı'nın doğumundan ölümüne kadar geçen fırtınalı hayat macerasını, diğer yandan onun biricik yetiştiricisi Tanabay'ın çilesini anlatır. Tanabay can çekişen sevgili atının başında geçmişiyle hesaplaşır. Kendini devrime, mutlu yarınlara adamış, ama siyasi rejim onun ömrünü mutsuzluklar ve sıkıntılar içinde geçirmesine sebep olmuştur. İçerisinde yaşadığı toplum değişim adı altında bütün değerlerini kaybetmiştir. Aytmatov, kendine özgü anlatım tarzı ve etkileyiciliği ile hikâyenin geçtiği tabiatı betimliyor, Kırgız - Kazak Türklerinin töre ve folklorunu ebedileştiriyor.
(Tanıtım Bülteninden)

KİTABIN ÖZETİ:
 
Tanabay gençliğinde hareketli bir hayat yaşamıştır. Rejimin uygulamalarını hayata geçirebilmek için çabalamış çalışkan bir adamdır. İkinci Dünya Savaşından dönünce mesleği olan demircilikle uğraşır. Çok sevdiği arkadaşı Çora’nın ısrarı üzerine at çobanlığına başlamıştır. Devraldığı at sürüsünde Gülsarı adlı, eşine ender rastlanacak çok değerli bir tayla karşılaşır. Tanabay bu atla bütün yarışlarda birinci gelmiştir. Onun adını yörede duyurur. 

Bir gün bu at merkezden Çora'nın yerine yeni tayin olan sekreterin bineği olmak üzere Tanabay’dan istenir. Tanabay önceleri vermek istemese de en sonunda mecbur kalır. Ama at her seferinde kaçıp Tanabay’ı bulur. Sekreterin adamları ata olmadık zulüm ve işkenceler uygularlar. Ayaklarına demir prangalar vurur, eziyet ederler. Tanabay her şeye rağmen canla başla çalışarak sekreterliğin verdiği görevleri yerine getirmeye çalışmaktadır.

Günün birinde ondan yanına yardımcı gençler alarak koyun sürüleri ile uğraşması istenir. Tanabay kabul eder ancak dağlarda, yaylalarda zorluk çekerler. İşte burada eskilerin kullandıkları keçe çadırların çobanlık için ne kadar önemli ve işlevli olduğunu anlar ve zamanında gençlik çağlarında bu çadırların kullanılmasına karşı takındığı tavırdan dolayı utanır. Geleneklerin boşuna yerleşmediğini artık iyice anlamıştır. Ona koyunların kuzulayacakları zaman kullanması için tahsis edilen ağılın kullanılamayacak durumda olması, hava şartlarının kötülüğü, yardım için yanına verilen gençlerin işi bırakıp gitmeleri, her seferinde daha fazla ürün isteyen merkez yöneticilerinin problemlerine ilgisiz kalmaları moralini bozmuştur. 

O günlerde Çora’yla birlikte teftişe gelen müfettişe patlar. Müfettişe sadece konuştuklarını, problemin çözümüne dair kafa yormadıklarını, hep daha fazla istemekten başka bir şey bilmediklerini söyler. Bunları söylerken kullandığı “yeni efendi” sözünün sonucu onun devrim düşmanlığıyla yaftalanıp yargılanmasına ve partiden ayrılmasına kadar varır ve işler karışır.

ELVEDA GÜLSARI KİTABININ KARAKTERLERİ

Gülsarı: Bir çeşit doru atıdır. Tarım sektöründe örgütlenmiş ve birliklerin başına gelmiş kişilerin birinci tercihi olan, oldukça kaliteli bir attır. Tanabay'ın at çobanlığı yaptığı dönemde Tanabay ile iyi anlaşır, onunla birçok yarışa katılır ve kazanırlar. Bir süre sonra birliğin başındaki kişiler Gülsarı ile Tanabay'ı ayırsa da (birlikte göreve gelen birinin bineği olması için Gülsarı seçilir), Gülsarı sık sık Tanabay'ın yanına kaçar fakat bir süre sonra Gulsarı'nın ayağına pranga vurulur, çeşitli şekillerde cezalandırılır ve bu sebepten ötürü kaçamaz. Yaşı ilerledikten sonra Gülsarı, Tanabay'a iade edilir. Hikayenin sonunda Gülsarı ölür.
Tanabay: Ekim Devrimini (İktidarın Bolşeviklerin eline geçmesini ve Sovyetler Birliğinin kurulmasını sağlayan ayaklanma) destekleyen biridir ve ayrıca savaş gazisidir. Arkadaşı Çora ile birlikte, yaşadığı köyde birlik liderlerinin kendisinden istediklerini yerine getirir. Komünist Partisinin gençlik kollarında aktif bir rolü olsa da, zamanla partiden dışlanır. Kendi mesleği olan demirciliği yaparken, at çobanlığı yapmaya başlar ve o dönemde Gülsarı ile tanışır, birbirleri ile iyi anlaşırlar ve katıldıkları yarışları kazanırlar. Bir süre sonra devrim karşıtı olduğu bahanesiyle partiden atılır, hak ettiğinin verilmediğine inanır, daha sonra yaşlanmış olan Gülsarı kendisine verilir. Gülsarı'nın elinden alındığı dönemde sistemin aslında iyi olmadığını anlar ve sistem eleştirisi yapmaya başlar.
Çora: Tanabay'ın saygı duyduğu arkadaşı. Tanabay, at çobanlığına Çora sayesinde başlamıştır. Bir gün Tanabay'ı teftiş için bir müfettiş ile birlikte Çora da gelir. Fakat bu esnada Tanabay, müfettişe saldırır ve Çora'yı bir daha görmek istemediğini söyler. Bir süre sonra Çora ölür. Vasiyetinde Tanabay'ın partiye geri dönmesi için bir fırsat vardır (Çora, parti kartını Tanabay'ın teslim etmesini istemiştir) fakat yıllar geçmiştir ve Tanabay'ın bunu yapacak gücü yoktur.

YAZAR:

Cengiz Törekuloviç Aytmatov, 12 Aralık 1928 tarihinde Kuzeybatı Kırgızistan’da Şeker adlı bir köyde doğmuştur. Babası Törekul Aytmatov at yetiştiricisidir. Kırgızistan’ın dağlık yörelerine Ekim devrimi daha yeni ulaşmıştır. Yazarın çocukluk yılları sistemin yeni yeni yerleşmeye başladığı yıllara rastlamıştır. Geçmişe bağlı yaşlı neslin yanında, yeni düzene ayak uydurmuş genç kuşak da toplumdaki yerlerini almaya başlar. Yazar, kolhoz (devlet çiftliği) tarlalarında çalışır. Çevresini, tabiatı, insanları o yıllarda tanımaya başlar. İkinci Dünya Savaşı yıllarında bütün yetişkinler savaşta oldukları için gençlere çok iş düşmektedir. Henüz on beş yaşındayken köyünün Sovyetinde (ihtiyar heyetinde) sekreterlik yapar. Tarım makinalarının hesaplarını tutar. Daha sonra Kazakistan’daki Cambul veterinerlik teknik okulunda okur. Ardından Frunze (bugünkü Bişkek) tarım enstitüsünde okur. Zooteknisyen olarak Kırgızistan'ı ve Kazakistan’ı dolaşır. Aynı zamanda gazeteci kimliği ile de çalışmakta, sürekli gözlem yapmaktadır. Pek çok genç nesil mensubu gibi halkından uzaklaşmaz, aksine insanına daha da yakınlaşır. Kırgız gazetelerindeki yazıları, redaksiyon servislerinde aldığı görevler, muhabirlik faaliyetleri onu yavaş yavaş edebiyat dünyasına hazırlar. Yazarın akıcı üslubu, kurgudaki başarısı bu araştırmalarıyla yakından ilgilenir.

Eserleri:
-Dağlar Devrildiğinde-Ebedi Nişanlı (Roman – 2007)
-Darağacı – Dişi kurdun Rüyaları (1988)
-Gün Olur Asra Bedel, (Kırgız Türkçesi ), (1980)
-Fuji-Yama (Fuji Dağının Tepesi 1973)
-Beyaz Gemi (1970)
-Selvi Boylum Al Yazmalım , (1970)
-Gülsarı (1966)
-Dağlar ve Steplerden Masallar (1963)
-İlk Öğretmenim (1962)
-Cemile (1958)
-Yüzyüze (1957)
-Zorlu Geçit (1956)
-Toprak Ana
-Cengiz Han’a Küsen Bulut
-Çocukluğum
-Kızıl Elma
-Hiroşimalar Olmasın
-İlk Turnalar
-Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek
-Sultan Murad

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder